Osmaniye
08 Mayıs, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    30.56
  • EURO
    32.84
  • ALTIN
    1982.3
  • BIST
    8757.66
  • BTC
    43248.04$

ARMAGEDDON; İKİNCİ BÖLÜM:

06 Ocak 2023, Cuma 08:21

Saygıdeğer okurlarım, BAKINIZ; Ülkemizde 15 Temmuz 2016’da iç İhanetin, İHANETİ ve Küresel Güçlerin (Dış Güçlerin) İHANETİ ile KARŞILAŞTIK. Ülkemizin, başta askeriye, emniyet olmak üzere birçok kurumuna sızarak gerçek emellerini (İHANETLERİNİ) 15 Temmuz 2016’da açığa çıkaran ve sonuçta 251 kişi’nin Şehit olmasına sebep olan FETÖ’ nün KANLI DARBE GİRİŞİMİ Türkiye Cumhurbaşkanı (K) Sayın R.T. Erdoğan’ın çağrısı üzerine Türkiye’nin dört bir tarafında DEMOKRASİ’YE SAHİP ÇIKMAK ADINA meydanı dolduran KAHRAMAN, VATAN SEVDALISI Türk Milleti; bu HAİNLERE KARŞI DURARAK, tıpkı; (Aynen tarihte olduğu gibi) DUR! Demiştir. Peki; Bahsettiğimiz, saygı duyduğumuz, ruhumuza, beynimize NAKŞETTİĞİMİZ BU DEMOKRASİ’Yİ; kendi; Türk toplumumuzun içerisin de; yaşantımızın her anında, hemen, hemen ihtiyaç duyduğumuz her an, her yerde, her zaman ve her konuda; DEMOKRASİ’YE saygı duyup, tüm halkların haklarıyla birlikte uygulayabiliyor muyuz? Onun gereğini yapabiliyor muyuz? Maalesef. Bu durum, ne acı biliyor musunuz? Peki; kararlarda, hayatta ve icraatlarda olmayan; sadece dillerde, söylemlerde ve söylevlerde bulunan DEMOKRASİ’NİN faydası ne? Anlamı, mantığı ne? Düşünebiliyor musunuz?

 Tabi ki; Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar ve figüranları sadece bu ve buna benzer olaylardan, kalkışmalardan, darbelerden, isyanlardan ibaret değil. Tarihte binlerce çeşit figüranlar, binlerce değişik sistem, plan, oyun ve proje vardır. Ama asıl niyetin; aşağı yukarı; dünyadan Türk adını silmekten tutun da; Müslüman Türk Milleti’ni yok etmek, Ortadoğu ve başta KUDÜS olmak üzere; Ortadoğu’nun tüm zenginlik kaynaklarını ele geçirerek; Müslümanların mübarek; KUTSAL TOPRAKLARINA hâkim olma çabası olunca; stratejiler, planlar hainlikler de haliyle birbirlerine benzemektedirler. Bu konuya izafeten; yazımın ilerleyen bölümlerinde çok ilginç, çok acı ama GERÇEK BELGELERİ GÖRECEKSİNİZ.

            Bu yazımdaki bilgileri; siz saygıdeğer okurlarımın konu hakkında daha çok bilgi sahibi olmanız için çok sayıda gazete makalelerinden, bu konu hakkında yazılmış birçok kitaplardan, arşiv belgelerinden, Diyanet Komisyonu’nun Gülen hakkında hazırladığı kitaplardan, İslam’ı Nasıl yok Edelim. İngiliz ajanının, Hamper’in Hatıratı,”Yönlendirmeler” adlı kitabından ve özellikle Ömer Öngüt Hoca’nın,”Biz Küfrü Hoş görenlerden Değiliz ile Hainlerin İç Yüzü” adlı kitaplardan Tv’lerdeki anlatım ve konferanslardan, AÇIKOTURUMLARDAN olmak üzere geniş çapta kaynaklardan faydalanarak ve derleyerek yazıyorum. Vereceğim bu bilgilerden başkalarının da faydalanması için, arkadaş ve değişik sitelerle paylaşırsanız memnun olurum. SYGILARIMLA!

            Konuşsam olmuyor, sussam gönül razı değil! Diye bir söz vardır. Birçok insanımıza bakıyorum da; hafif bir rüzgârda, küçük bir çıkar söz konusu olduğun da; hemen üşüşüyorlar (abanıyorlar) yani koşuyorlar. İşte sizin de bildiğiniz gibi FETÖ TERÖR OLAYI milyonlarca olaylardan bir tanesidir. Çünkü zamanında birçok sağcısı, solcusu, dincisi, dinsizi ve hatta ateisti bile Fethullah Gülene gidip konuşarak; “ Yeter ki çocuğumu bir yerlere yerleştir. Ya da bana şu işi temin et. Veya benim çocuğuma imtihanı (sınavı) kazandır. Para için DİLİN DÖNSÜN! İstediğin veya isteyeceğin para hazırdır.” Diye talepte bulunulmuştur. Bunun için de temelde ışık evleri, para, Gülen talebe yurtları; karşılıklı olarak talep, istek ve anlaşmaları ETKİLİ OLMUŞTUR. Sonuçtan herkesin haberi var. Tekrar, tekrar bahsetmek abesle iştigaldir. Ancak bu konuda herkes aslında gizli değil de görünüşte gizli ya da kısmen gizli olarak birbirinden faydalanmıştır. Zeki, yetenekli, liyakatli, bilgili ve kültürlü gençler ise; KİMSESİZ, ÖKSÜZ VE YETİM GİBİ BIRAKILMIŞLARDIR! Bence bu olayın tarifi mümkün olmayacak ve karşılığı ödenemeyecek kadar HARAM VE KUL HAKKI OLDUĞUNU SAKIN KİMSE UNUTMASIN!  Tarihten günümüze kadar müşrikler (imansızlar. Allah (CC) inanmayanlar. Ya da Allah-u Teâlâ’ya inanıp Peygamberimiz Hz. Muhammed(SAV)’E inanmayanlar. Ya da tarihte ikisine de inanmayanlar) Müslümanları (inananları) yoldan çıkarmak için, onların içindeki alınan kararları müşriklere, KÜFÜR ÂLEMİNE haber vermek için Müslümanların içine ajan, misyoner, muhbir göndererek Müslümanları içerden yıkmayı (Kaleyi içerden fethetmeyi) amaçlamışlardır. Onlar yetiştirilmiş eğitimli uzman kişiler olunca da; söylenecek bir şey kalmıyor. İçimizden onlar; hizmet edecek ve devletine karşı gelecek kadar kendini pazarlamış HAİNLERİ KOLAYCA BULMUŞLARDIR!         

            Dikkat ederseniz; içimizdeki bu mihraklar; yani Hıristiyan misyonerler yüzyıllardır, hiç bu kadar rahat olarak Müslümanların üzerinde ve BİLHASSA ÜLKEMİZ’DE ellerini, kollarını SALLAYARAK çalışmamışlardır. Saf, temiz ve nezih halkımıza “HOŞGÖRÜ” ve “DİYALOG” adı veya programı altında Yahudi ve Hıristiyanlar HOŞ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞMIŞLAR, ÇALIŞIYOR. Ve hala da çalışmaktadırlar. Hatta dış düşmanların yapmadığı ya da yapamadığı HAİN TAHRİBATI DA, BUNLAR MÜSLÜMANMIŞ GİBİ GÖRÜNÜP, İÇERDEN YAPIYORLAR. Küfrü hoş göstermeye çalışıp küffarın EKMEĞİNE YAĞ SÜRENLER DE İYİ BİLSİNLER Kİ ONLARDANDIR!

            Bu konuyu dosdoğru ANLATAN BİRİLERİ NEDEN YOK? Birileri çıkıp gerçeği neden anlatmıyor? Bende ona ŞAŞIYORUM! Yoksa anlatmayanların işine mi gelmiyor diye düşünüyorum. Bakınız: Allah-u Teâlâ,”Yazan, Allah (CC) kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin yazsın!”(Bakara; 282. Ayet.) Diye buyuruyor. Müsaadenizle bir de şu Ayet’lere bakalım.

            Allah-u Teâlâ,” Birbirine hasım iki zümre ( Hacc: 19” Diye buyuruyor.)

Allah-u Teâlâ “İman ile küfür kesin olarak birbirinden ayrılmıştır.” Buyuruyor. ( Bakara, 256.)

Bu Ayetlerde de görüldüğü gibi İman ile küfür, Hakk ile batıl, hidayet ile dalalet, nur ile zulmet, saadet ile felaket apaçık delillerle birbirinden ayırt edilir haldedir.

Allah-u Teâlâ bu Ayet-i Kerime’lerinde İman ile küfrü, inananlarla inanmayanları birbirinden kesin olarak ayırmıştır. Dünyada ayırdığı gibi, ahrette de inananların saadete, inanmayanların felakete uğrayacaklarını haber vermiştir. Küfür âlemi ancak ve mutlaka birbirleri ile İTTİFAK Halinde ve birbirleri ile ittifak kurarlar. Müslümanlarla asla kurmazlar kurarlarsa da, GİZLİCE içerden, içerden eritmek ve yok etmek içindir. Alsalar ne olacak? AB’ ye almayıp 2. Jean Paul’un,” Burası, bir HIRİSTİYAN KULÜBÜ’DÜR.” Dediği gibi!

 Müslüman Türk Milleti ve dünyadaki diğer Müslüman milletlerin, devletlerin; asıl olarak dört tane düşmanları vardır. 1.’si ve 2.’si insanlarda bulunan, nefis ve şeytan. 3.’sü, içten Müslüman ve Türk; yani senden, bizden görünüp, HAİN OLAN! 4.’sü ise İÇİMİZDEKİ HAİNLERİ MAŞA olarak kullanarak; kendi devletini ya da Müslüman ve Müslüman Türk Devletlerini dünyadan yok etmek için o hainleri eğiten, onları kendi devletine, vatandaşına karşı getirmeyi, saldırtmayı, iç karışıklığı ve huzursuzluğu teşvik eden, tetikleyen dış güçler diye tanımlanan KÜFÜR ÂLEMİDİR. Bakınız;

            İçimizdeki HAİNLERİN ve dış düşmanlar diye bahsettiğimiz KÜRESEL GÜÇLERİN bizim üzerimizde oynadıkları HAİN OYUNLARIN, PLAN VE PROJELERİN birkaç tanesini vererek yorumlayalım. Bu belgelerden sonra da lütfen derin, derin düşünelim ve hem aklımızı kullanalım hem de Vatanımızın, Milletimizin BEKASI VE MENFAATI İÇİN NE GEREKİYORSA ÖYLE ÇALIŞALIM. Lütfen! Kim ne derse desin, hiç olmazsa; şu saatten sonra çok düşünmemiz de, çok fayda var diye düşünüyorum. Bakınız;

            Fethullah Gülen, yazdığı” Fasıldan Fasıla” adlı kitabının 3. Cildi’nde, şöyle bahsediyor.” Herkes Kelime-i Tevhid-i esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ISLAH ETMELİDİR. Hatta Kelime-i Tevhid’in ikinci bölümünü, yani Muhammed (SAV), Allah’ın Resulüdür; kısmını SÖYLEMEKSİZİN sadece ilk kısmını, ikrar eden kimselere; rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır.” Diyor. Bu mevzuu, Gülen’in yazdığı “Küresel Barışa Doğru” adlı kitabının 131. sayfasında daha geniş bahsetmektedir. Bu paragrafı okuduktan sonra aslında çok düşünmemiz lazım; diye düşünüyorum! Bakınız:     ;

            Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz yol arkadaşları ile birlikte müşriklerle yapılan 47 (kırk yedi) savaştan 27’sine bizzat katılıyor. Hatta Uhut Savaşı’nda müşrikler; Peygambrimiz’in dişini kırıyorlar. Şu utanmaza bakınız? Daha da Dinler arası Diyalog ve de Hoşgörü Diyalogu adı altında; Peygambrimiz’i tanımayanlara ve Peygambrimiz’in dişini kıranlara “ merhametle, hürmetle ve sevgiyle bakın.” Diyerek; Müslümanların onlara tabi olmasını öneriyor ve istiyor. Saygıdeğer okurlarım; böyle bir dünya var mı yahu..? Bu bir utanmazlık, küstahlık, HAİNLİK değil de nedir? “ Kelime-i Tevhidi ıslah edin.” Diyor. Peki soruyorum! DİN ADAMLARIMIZ NEREDELER? Bu durum Allah-u Teâlâ’nın Ayetlerini inkâr değil midir? Peki, bu gibi adamlara ve sözlerine uyan; devletinin ve kanunlarının gereğini yapmayıp bunların değneğini atlamayan; hatta Allah-u Teâlâ’nın bile buyruklarını yapmayan, birlikte yürüyen, birlikte ıslanan ve “sen ölme ben öleyim, emret.” diyen Müslümanlara ne demeli?             

Allah-u Teâlâ, Ayet-i Kerime’lerinde şöyle ferman buyuruyor: “ Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden her hangi bir zümreye uyarsanız, imanınızdan sonra sizi çevirirler de kâfir yaparlar.” (Al-i İmran 100. Ayet.)  Onlara uymak kalplerde küfür filizlerini canlandırmaya yeter, artar bile! Bir başka Ayet-i Kerime’sinde Allah-u Teâlâ

            “ Siz Allah’ın Ayetleri dururken ve okunurken, aranızda O’nun Resul’ü bulunurken, nasıl küfre dönersiniz?” (Al-i İmran:101. Ayet.) Buyuruyor. Şimdi aynı konu içinde bir de TEVHİT’İN anlamına bakalım. Allah-u Teâlâ Muhammed Aleyhisselam’ı dost edindi. ADINI ADI İLE ANDI. O’nun hoşnutluğunu Kendi hoşnutluğu ile bir tuttu. O’na İmanı, Tevhid’in iki rüknünden biri yaptı. “La İlahe İllallah” tan sonra “Muhammed’ün Resulullah” unvanını getirdi. Muhammed Aleyhisselam’a inanmayan kişinin Müslüman sayılmayacağını belitti (Bildirdi.) Görüldüğü gibi bu iki kelime arasında tam bir İTTİFAK vardır. Resulullah Aleyhisselam’ın Peygamberliği’ne Şahadet olmadan sadece Allah(CC) İNANCI FAYDA VERMEZ.

            Nitekim diğer din sahipleri de Allah (CC) inanıyorlar. Muhammed Aleyhisselam’a iman etmedikleri için KÜFÜRDE KALMIŞ OLUYORLAR. İşte İslam Dini’ne girmenin ilk şartı bu iki esas “Kelime-i Şahadet”de toplanmıştır. Kelime’i Şahadet’i kalp ile tasdik edip dili ile de söyleyen bir kimseye “İNANMIŞ” manasına gelen “MÜMİN” adı verilir. İman; kalbi ve vicdani bir durumdur. İmanın esası kalpte olan TASTİKTİR. Onun içindir ki; “ Müminler, KARDEŞTİRLER.” (Hucurat: 10. Ayet.) Buyuruyor. Ayrıca; Amentü’nün de şartlarından birisidir. Diyor; Ömer Öngüt Hoca’nın,” Biz Küfrü Hoş Görenlerden Değiliz ile İslam Dini’ne Ve Vatanımıza İhanet Eden HAİNLERİN İÇYÜZÜ “ Adlı eserinde. Saygıdeğer okurlarım. Cennet’in Kapısı’nda” La İlahe İllallah, Muhammed’ür Resulallah” diye yazılıdır! Burada şunu sormak isterim. Bu mevzuu Ayet’lerle Allah-u Teâlâ Tarafında apaçık EMROLUNDUĞU halde, bunlar ne biçim Müslüman? Bunlar kime hizmet ve kime BİYAD ediyorlar. Şu durumda; bu gözü dönmüşler, Allah (CC) Emirlerini bırakıp; küfrün emirlerine hizmet etmiş olmuyorlar mı? Derin, derin DÜŞÜNMEMİZ LAZIM değil mi? Gülen ve de bunun gibilerin emirlerine hizmet eden diğer birçok Müslümanlara ne demeli? Bakınız; Allah-u Teâlâ bir diğer Ayet’i Kerime’sinde,” Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hud: 112) Buyuruyor.

             Rızkı veren Allah-u Teâlâ ama bunlar rızkı da, kurtarıcıyı da, başka yerlerde arıyorlar. Ama bunların asıl amacı kendi devleti olan TÜRK DEVLETİ’Nİ VE MÜSLÜMANLARI dünyadan silip yok etmektir. Zaten de KÜFÜR ÂLEMİ BÖYLE İSTEDİĞİ için hainlik yapıp onlara MAŞALIK YAPMAKTIR. Biraz sıkıcı ve biraz da uzun olacak ama GERÇEKLERİ BİLMEMİZ ADINA; sizlerden özür dileyerek, müsaadelerinizle; Ömer Öngüt Hocamın adı geçen eserlerinden yorum yapmayarak, belgeleri de bozmadan olduğu gibi birkaç belge daha verelim. Bakınız: 8-10 yıldır memleketimizde HOŞGÖRÜ ve DİYALOG toplantıları 2. Vatikan Konsili’nde alınan kararların bulunduğu “ Kilisenin Hıristiyanlık Dışındaki Dinlerle Münasebetlerine Dair Beyanname” çerçevesinde YAPILAN ÇALIŞMALARIN NETİCESİDİR! Birde şu BELGEYE Bakalım!

            1965’te sona eren Vatikan Konsili ile Papalık, tarihinde ilk defa olarak Müslümanlarla diyalog kurmaktan bahsetmektedir. 1. ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra güç kullanma ve SOYKIRIM YÖNTEMLERİ ile Müslüman memleketleri İSTİLA EDEMEYECEĞİNİ ANLAYAN Hıristiyanlar MİSYONERLİK FAALİYETLERİ için bir KİSVE BULMAK zorunda kalmışlardır. 2. Konsil’in ürünü olan ve Papalıkça yayınlanan “ Hıristiyanlarla Müslümanlar Arasında Kurulacak Diyalog için Yönlendirmeler” isimli kitap incelendiğinde görülecektir ki maksat Hıristiyanlara; Müslümanlara yeni yaklaşım tarzını öğretmektir. 1964 yılında 2. Vatikan Konsili esnasında Papa 4. PAUL’ün talimatıyla kurulan “Hıristiyan Olmayanlar Sekretaryası”nın 1973 yılında sekreterlik görevine getirilen Pietro Rossan, Sekretarya’nın yayın organı Bulletin’deki bir yazısında, yine aynı amaçtan KIL PAYI SAPMADAN şunu belirtiyordu.

            “Diyalogdan söz ettiğimizde, açıktır ki bu faaliyeti, kilise şartları çerçevesinde MİSYONER VE İNCİL’İ öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilisenin bütün faaliyetleri üzerinde taşıdığı şeyleri yani Mesih’in sevgisini ve Mesih’in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog kilise; İncil’i yaymaya amaçlı misyonunun (görev’in) çerçevesi içinde yer alır.”

            2. Konsili’n yayınladığı metinde ısrarla ve itina ile İslam kelimesi yerine Müslümanlar tabiri kullanılmıştır. Bundan da anlaşılmaktadır ki, İslam Dini’ne hiçbir hoşgörü beslemedikleri halde Müslümanlara yaklaşarak Hıristiyanlığı aşılamak ve yaymak gayesi gütmektedirler. Papa 2. Jean Paul’un 1991 yılında ilan ettiği “ Redemptoris Misso” ( Kurtarıcı Misyon) isimli genelgesinde aynen şöyle deniyordu:

            “Dinler arası diyalog, Kilise’nin bütün insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır. Bu misyon (Görev) aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir.

            Fethullah Gülen de PAPAYA GÖNDERDİĞİ MEKTUPTA bu amaca HİZMET ETMEKTEN BAHSEDİYORDU: “Papa 6. Paul tarafından başlatılan ve devam etmekte olan dinler arası diyalog için Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz.” Demiştir.

            Allah (CC) aşkına, şimdi buradaki vereceğim birkaç paragrafa çok dikkat ediniz. Lütfen!

            Papa 2. Jean Paul 2000 yılına girerken yayınladığı mesajda da şöyle diyordu: “ Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Asya’yı Hıristiyanlaştıralım.” Yayınlıyordu.

            Hıristiyan olmayan insanlara karşı sıcak, sempatik, daha hoşgörülü ve sevgi ile yaklaşılmasına dair alınan prensip kararı bu faaliyetin MİSYONERLİK BOYUTUDUR.

            Fethullah Gülen de Papa’ya gönderdiği mektubunda; “ Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir.” Diyor.

            Hıristiyan olmayanlarla münasebet Sekretaryası’nda görev alan ruhaniler, eski uzman misyonerlerden seçilmiştir. “Hani bizdeki parti liderlerinin sözcülerini seçerken yanlış bir söylem yaşanmaması için deneyimli HATİPLERDEN SEÇERLER YA! Onun gibi.” İSLAM’DAN UZAKLAŞMIŞ MÜSLÜMANLARI diyalog ve sempati yoluyla kolayca HIRİSTİYANLAŞTIRMAYA çalışmaktadırlar. Diğer taraftan istiklal mücadelesi yapan Müslümanları dünyaya kötü göstermek ve karalamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. YANİ; “ Hıristiyan âlemi Müslüman memleketlerin üzerinde oynadıkları oyunlarla bu memleketlerin geri kalması, terakki etmemesi hatta ANARŞİ VE TERÖR ile PARÇALANMASI için HER YOLU denemişler, ülkemizde de DİN’İMİZİ VE VATANIMIZI PARÇALAMAK İSTEYEN BÖLÜCÜ VE YIKICI FAALİYETLERE YILLAR YILI DESTEK VERMİŞLERDİR! Özellikle Güneydoğu Anadolumuz’da büyük bir MİSYONERLİK FAALİYETİ yürütmekte, Kürtçe ve Türkçe İncil DAĞITMIŞLARDIR! Hatta Hıristiyanlığı kabul etmeleri için o yörede yaşayan vatandaşlarımıza deprem bölgesinde HAYIR VE YARDIM ADI ALTINDA verdikleri paralar karşılığında HIRİSTİYANLIĞI YAYMAYA ÇALIŞMALARI, İncil dağıtmaları bu AMACA HİZMETTİR. Hıristiyanlık ve misyonerlik adına Müslüman halkımıza büyük maddi imkânlar sunan Hıristiyan devletlerin GİZLİ GAYESİ BELLİ İKEN, bu misyonerlerin daha rahat çalışması için tarihin her safhasında zemin hazırlanmıştır. Diyor; Ömer Öngüt Hoca. Oysaki

            Allah-u Teâlâ, “ Eğer onlara uyarsanız, siz de müşrik olursunuz.” Buyuruyor. ( En’am: 121)

            İslam Din’i nezafet dinidir. Küfür ise necaset dinidir, pislik dinidir. O halde; Allah-u Teâlâ, onları necis olarak tanıttığı halde o safa girene ne dersiniz? Siz ne olarak tanıtırsınız? Bi söyler misiniz? Aslında bütün bu misyon çalışmaları, Mesih’i ve İncil’i bilmeyen üç dinin mensuplarına yöneliktir!

            Alman Welt Am Sonntag gazetesi 30 Mayıs 2004’de Vatikan’ın GİZLİ RAPORUNU AÇIKLAMIŞ.” Milyonlar; Muhammed’e Karşı” manşetiyle çıkmıştı. Raporda Congregotion Forthe Evangelzation of peoples adlı ÖRGÜTÜN Vatikan tarafından MİSYONERLİK amaçlı kurulduğu, dünyanın değişik bölgelerinde onbinlerce okul, yardım kuruluşu, sivil toplum örgütü adı altında Hıristiyanlaştırma çalışmaları yaptığını yazdı! Hz. Muhammed (SAV)’İ karalamak, İslamiyet’i yıkmak için VATİKAN’IN bu örgüte; miktarı tahmin edilemeyecek kadar, DOLAR YARDIM ETTİĞİNİ YAZDI. Raporda asıl dikkati çeken husus; fakir ülkelerdeki Müslümanlara bedava sağlık hizmeti verilerek Hıristiyanlaştırılmaları, diğer bölgelerde ise ( Türkiye’de) Hıristiyan – Müslüman DİYALOĞUNUN DESTEKLENMESİ adı altında ÇALIŞMALAR SÜRDÜRÜLMESİ TAVSİYE EDİLMEKTEDİR. Bu maksatla 65 bin Papazın görevlendirildiği belirtilmektedir.

            Üçüncü bölümde; Türkiye’de ve Müslüman devletlerde MİSYONERLİK ÇALIŞMA MERKEZLERİ; ÖNEMLİ BELGELERLE GELİYOR! BULUŞMAK ÜZERE! Hoşça kalın      

Hamza Eser

Araş. / Yaz. 0535 214 1515 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum