Osmaniye
01 Ağustos, 2025, Cuma
  • DOLAR
    38.02
  • EURO
    41.05
  • ALTIN
    3761.3
  • BIST
    9.613
  • BTC
    86141.857$

OSMANİYE TARİHİ

26 Temmuz 2025, Cumartesi 15:40

Dünyada medeniyetlerin beşiği deyince akla gelen ve Ön Asya’nın iki göz bebeği olan Mezopotamya'nın ve Anadolu'nun güzel şehirlerinden biri durumundaki Osmaniye, Ortadoğu ülkeleri ile bağlantı sağlayan yol üzerindedir. İpek ticaret yolunun da bu bölgeden geçmesi bölgenin önemini artırmıştır. Özellikle İlk Çağlarda geçimlerini korsanlıkla sağlayan kavimler Nur Dağları üzerine yerleşmişlerdir. İsos Limanı'na gelen ve Akdeniz de seyreden ticaret gemilerini soyan korsanlar Nur Dağları’nda barınmışlardır.

 

Çukurova’nın doğusunda yer alan Osmaniye ilimiz, binlerce yıl yerleşim görmüştür.Buraların tarihi, bilinen en eski dönemlere kadar uzanmaktadır.Osmaniye ilinin tarihini yazmak için iki farklı tarihsel süreç incelenmelidir. Osmaniye kent tarihi ve Osmaniye ili sınırları içerisinde kalan bölgenin tarihi olarak, iki farklı tarihçe vardır.

 

Osmaniye’nin kent tarihinden önce, bölge tarihini incelemek zorundayız. İlk çağlardan itibaren Hitit, Asur, Pers, Grek, Roma, Bizans gibi devletler ile bazı kavimlerin yaşayışlarına sahne olmuştur. Daha sonra Emevilerle Abbasilerin dönemlerinde gerçekleşen İslâm fetihlerinin başlamasına paralel olarak Anadolu'ya Türk akınları da başlamıştır. Zira Emevi Halifesi Muaviye bin Ebu Süfyan'ın emriyle Horasan valisi olarak tayin edilen Ubeydullah bin Ziyad’ın Maveraünnehir’den Irak’ın Basra kentine 674 yılında 2000 Türk’ü getirip yerleştirmesiyle başlayan süreç Türklerin de İslâm ordusunda görev almalarına kadar uzanmıştır. İşte Anadolu'ya ilk Türk akınları da Abbasi Halifesi Harun Reşit zamanında yapılmıştır. Türklerden Hassa Orduları kuran Harun Reşit, Anadolu seferlerini Abbasi Ordularıyla beraber Türk askerlerine yaptırmıştır. Bölgede, eski adıyla Haruniye, şimdiki adıyla Düziçi olan ilçede Harun Reşit Kalesi olarak anılan bir kale hâlâ varlığını sürdürmektedir. Anadolu'ya gelen Türkler bu bölgeleri iklim ve coğrafi şekil olarak ilk anayurtları Orta Asya'ya çok benzediğini gördüler. Anadolu'da yurt edinecekleri yerleri keşfetmeye başladılar. Böylelikle 1080 yıllardan itibaren Türk aşiretleri Anadolu'da görülmeye başlanmıştır.

 

Selçuklular zamanında Anadolu’ya gelen Türklerden bir kısmı Adana ovasına inmiş ve daha sonra Haraz mevkiinde ilk kez köy olarak Osmaniye’yi kurmuşlardır.

 

M.S. XI ve XII yy. da bölgeye bir dönem Haçlılar hakim olmuştur. M.S. XIV yy başlarına kadar yerel Ermeni kralları bölgede hüküm sürmüştür.

 

1332’den sonra bölge tamamen Memlüklerin kontrolündedir. 1352’de Ramazanoğulları beyliğinin, 1517’den sonra da Osmanlı devletinin yönetimine geçmiştir. Buralara hakim olan 

aşiret beylikleri, sancak halinde teşkilatlandırılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman devrinde ise bu sancak, Üzeyirli adıyla önce Zülkadriye eyaletine, sonraları da Halep eyaletine bağlanmıştır.

 

1517 yılında Toprakkale'nin doğusunda İpek Yolu'nun da içinden geçtiği yerde önemli bir ticaret merkezi ortaya çıktı. Fakuşağı, Dereobası, Karacalar ve Erzin'i de içerisine alan bu bölgeye Kınık adı verildi. Bu şehre Adana, Tarsus, Maraş ve Belen'den Bezirganlar ticaret mallarını getirerek İsneyn pazarında satıyorlardı. Pazar ve salı günü kurulduğu için adına isneyn denilmiştir. Kınık şehri, 5 mahalle, 12 köy ve 48 mezradan oluşmaktaydı. Ünlü seyyah Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bu bölgeden Kınık Şehri olarak bahsetmektedir. Aslında Erzin ve Dörtyolu ve hatta Ceyhan ve Yumurtalığı da içine alan bölgenin adı Osmaniye'dir.

 

19 yy. başında Kavalalı Mehmet paşa bu yöreyi ele geçirmişse de, 1840’da Kütahya Antlaşması ile tekrar Osmanlılara geri verilmiş ve Adana eyaletine bağlanmıştır. Osmaniye’nin kent tarihçesi 1865’ten sonra başlar.

 

Merkezi yönetimin otoritesini kurmak, gezgin halde bulunan, merkezi hükümeti tanımayan, vergi ve asker vermeyen aşiretleri iskan ederek, disiplin altına almak için 1865 de Fırka-ı İslahiye adlı bir askeri kuvvet oluşturulmuştur. Cevdet Paşa vezir payesi ile bölgeye tayin edilmiş ve fırka-i İslahiye onun emrine verilmiştir. O sırada Adana’ya bağlanan Payas sancağının merkezi 1877’de Yarpuz’a nakledilmiş ve arazinin verimli olmasından ötürü de Gavur Dağına Cebel-i Bereket ( bereket dağları) adı verilmiştir. Payas ve Osmaniye kazaları da bu sancağa bağlanmıştır.

 

1905 ve 1924 yılları arasında Cebeli Bereket Sancak olarak kaldı. 1908'de merkez Osmaniye'ye taşındı. 1924 tarihinden sonra sancaklar ile dönüştü. 1924'ten 1933 yılına kadar il olan Osmaniye, 1 Haziran 1933'te tekrar ilçeye dönüştürüldü. 26 Ekim 1996 tarihinde TBMM tarafından tekrar il olma hakkı tanındı. Ancak Osmaniye'nin doğal sınırları oluşmadı. Erzin, Dörtyol ve hatta Yumurtalık doğal Osmaniye sınırlarına dahil iken; Kadirli ve yeni ilçe Sumbas ise Kozan Sancağı'nın sınırlarıydı. İllerin ilçeye dönüştürülüp sonra tekrar il olmaları sınırlarda karışıklığa neden olmuştur.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum